HUTBE:
Hitabe, nutuk, konuşma, vaz. Cuma namazlarından evvel, bayram
namazlarından sonra hatîbin (imamın) minber denilen yüksekçe yerde cemaate
karşı okuduğu Allahü tealaya hamd, Resulullah'a salat ve selam ve mü'minlere
nasihat ve duadan ibaret bir ibadet.
İbadet, emirleri yapmak demektir. Kur'an-ı kerîmi ve hutbeyi
okumak ibadettir. (Seyyid Abdülhakîm Efendi)
Cuma ve bayramda hutbeyi kısa okumak sünnettir. (Tahtavî)
Hutbede dört büyük halîfenin (hazret-i Ebu Bekr, Ömer, Osman, Ali
(radıyallahü anhüm) adını yüksek sesle söylemek Ehl-i sünnet olmanın alametidir
(işaretidir). (Ahmed Farukî)
Hutbe okunurken yer değiştirmek, yanındakilere sıkıntı vermek
haramdır. (İbn-i Abidîn)
Hazret-i Ömer'in bir hutbesi şöyledir:
Ey insanlar! Kur'an-ı kerîmi öğreniniz. O'nunla amel ediniz (emir
ve yasaklarına uyunuz). (İbn-i Abdi Rabbih)
Ömer bin Abdülazîz'in ilk hutbesi:
Ey insanlar!İçinizi (kalbinizi) düzeltiniz ki, dışınız da
(işleriniz de) düzelsin. Ahiretinizi iyi yapın ki, dünyanız da iyi olsun.
(İbn-i Abdi Rabbih)
Kudüs'ün fethinde büyük alim İbn-i Zekî'nin hutbesi şöyledir:
Ey cemaat!Allahü tealanın dînine yardım ediniz. Bu yoldaki hizmeti
fırsat biliniz. Şunu iyi biliniz ki, işler netîcelerine göre kıymet kazanır.
Allahü teala, emirlerine ve yasaklarına uyma hususunda bize ve size yardım
eylesin. Allahü teala size yard ım ederse sizi kim yenebilir. Eğer size yardım
etmez, yalnız bırakırsa, size yardıma kimin gücü yetebilir? (İbn-i Receb)